Manzaranın Yakınında Çok Uzakta
Projenin çıkış noktasını 1990’lı yıllarda TRT 2 ekranlarında yayımlanan, Bob Ross’un sunduğu “Resim Sevinci” programı oluşturmaktadır. Bu programda Bob Ross, yarım saat içerisinde uzun yıllar yaşadığı Alaska’dan doğa resimleri yapmaktaydı. Bu resimler genellikle ağaçların, derelerin, göllerin, dağların, gökyüzünün yer aldığı, insan yapımı şeylerin ve insanların çok düşük oranda göründüğü manzaralar olurdu. İnsan elinin değmediği huzurlu bir uzamın, güvenli bir alanın izlerini taşırdı. Bu şekilde hafızalara kazınmış bir manzara imgesinin bugün karşılık geldiği şeyler nelerdir? Yaşadığımız şehirlerin doğası ne gibi tehditler altındadır, nasıl dönüşmüştür ve hafızalarda nasıl yer edinmektedir?
Proje bu gibi sorulara Düzce’nin manzaraları üzerinden cevaplar arayacaktır. Düzce, 1999 depremi ardından Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından il statüsüne alınmış bir kent. Bununla birlikte hızlı ve plansız bir yapılanmaya maruz kalmış bir kent. Bu konuya Henri Lefebvre’nin 1968 yılında ortaya attığı kent hakkı üzerinden yaklaşabilir miyiz? Lefebvre’ye (1968/2016) göre kent hakkı, bütün yaşayanların kentin potansiyeline eşit erişimini, yaşayanların kent hakkındaki karar alma süreçlerindeki eşit hak ve özgürlüklerini içerir. Lefebvre kent hakkını yer yer politik proje ve de ütopya olarak görür. Düzce’nin plansız yapılanmasını Lefebvre’nin ön gördüğü gibi devlet ve sermayenin kentsel mekânı kontrol etmesi olarak okumamız mümkün müdür?
Yaklaşık 7 yıldır Düzce’nin Konuralp bölgesinde yaşayan biri olarak kentin nasıl bir değişim ve dönüşümden geçtiğini görmekteyim. Dereleri, gölleri, şelaleleri, ormanları ile anılan Düzce, plansız yapılanmaları, fabrikaları, yoğun hava kirliliği ile de Türkiye sıralamasında ilk sıralarda gelmektedir. Bölge halkından en çok duyulan sözlerden biri, şu an binalardan görünmeyen yerde eskiden ineklerin gezdiği, ağaçların uçsuz bucaksız göründüğüdür. Bu noktada proje, kente dair haklarımızı düşünürken, bu konuya sadece insanlar özelinde değil insan dışı canlılar genelinde bakmayı, plansız kentleşme sonrası Düzce manzaralarının insan eli değen ve değmeyen doğasını yeniden düşünmeyi, ütopyayı bir adım öteye taşımayı öneriyor.
“Manzaranın Yakınında Çok Uzakta” bir Avrupa Birliği projesi olan CultureCIVIC: Kültür Sanat Destek Programı tarafından finanse edilmiştir.